İki yıldır mücadele edilen corona virüste, mutasyonlar gelişen omicron varyantı tüm dünyayı etkisi altına aldı. Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Omicron mutasyonunun Delta mutasyonundan daha hızlı yayıldığını aktararak, “Artık Omicron’un Delta mutasyonundan önemli ölçüde daha hızlı yayıldığına dair tutarlı kanıtlar var” dedi. Yapılan yeni araştırmalar, Omicron’u corona virüsten ayırt eden daha spesifik semptomlara sahip olduğunu belirledi.
OMİCRON VARYANTI NEDİR?
Dünya Sağlık Örgütü yeni varyant B.1.1.529’u ‘endişe verici tür’ olarak sınıflandırdı ve Omicron olarak adlandırdı. Bilim insanlarının delta varyantından daha bulaşıcı ve tehlikeli olduğunu söyledi.
Omicron bir diğer adıyla nu varyantı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kaygı uyandıran varyantlar listesine eklenen beşinci varyant oldu.
Uzmanlar bu varyant içerisinde tam 32 farklı mutasyon tespit edildiğini açıklarken, bu virüsün corona virüsü aşılarına karşı daha dirençli olabileceğini duyurdu.
Bilim insanları, “Bu varyant şu ana kadar karşılaştıklarımız arasında en tehlikelisi olabilir” yorumunu yaparken şu ana kadar sadece 10 vaka tespit edildiği belirtildi. Üç farklı ülkede bulunduğunu açıklayan London College Üniversitesi’nde görevli bilim insanı Profesör François Balloux, “Bu varyant muhtemelen teşhis konulmayan bir AIDS hastasına bulaştıktan sonra mutasyona uğradı” dedi.
OMİCRON BELİRTİLERİ NELER?
İlk Omicron varyantı hastalarını tespit edip bunu üst mercilere aktaran Dr. Angelique Coetzee de, “Genelde olağandışı semptomlar görülüyor. Aşırı halsizlik gibi. Fakat vakaların hiçbirinde tat ve koku kaybı yok” dedi.
Güney Afrika’daki Ulusal Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü’nde görevli Dr. Wassila Jassat da, “Tshwane kentinde tespit edilen Omicron vakalarından hastaneye kaldırılanların yüzde 87’si aşı olmayanlar” dedi.
Öte yandan İngiliz The Guardian, Soweto kentindeki hastanenin yoğun bakım ünitesinin başkanı Rudo Mathivha’nın sözlerine de dikkat çekti. Mathivha, “Şu an Covid-19 hastalarında demografik bir değişim görüyoruz. Gençler yani 20’lerinden 30’larının sonundaki insanlar daha ağır olarak hastaneye geliyor ve yoğun bakıma alınıyor. Bunların yaklaşık yüzde 65’i aşısız. Geri kalanlar da tek doz aşılı” dedi. Fakat bu demografik farklılığın bir sebebinin gençlerde aşılanma oranlarının düşük olması olabileceği kaydedildi.
İngiltere’de yapılan araştırmalarda, varyantın, Covid’den çok soğuk algınlığına benzediği belirtilirken, burun akıntısı, baş ağrısı ve yorgunluk gibi semptomların Omicron’un ayırt edici özellikleri olduğu vurgulandı.
OMİCRON BELİRTİLERİ KLASİK VİRÜS ÖZELLİKLERİNDEN FARKLI
Omicron’un çok görüldüğü İngiltere’deki vakalar analiz edildiğinde, virüsün en yaygın belirtilerinin burun akıntısı, baş ağrısı, yorgunluk, hapşırma ve boğaz ağrısı olduğunu bildirdi.
Bunların hiçbiri, uyarılarda bulunulan öksürük, yüksek ateş veya tat ve koku alma duyularında eksiklik gibi klasik virüs belirtileri arasında olmadığı belirtildi.
ZOE Semptom İzleme Çalışması’nı yürüten epidemiyolog Profesör Tim Spector, özellikle yeni yıl öncesi toplu etkinlikler düşünüldüğünde herkesi ‘dikkatli olmaya çağırdı’. “Umarım insanlar artık Omicron’un baskın özelliği gibi görünen soğuk algınlığı semptomlarını tanırlar” dedi.
‘EVDE KALIN UYARISI’
Spector, “Omicron semptomları ağırlıklı olarak soğuk algınlığı semptomları, burun akıntısı, baş ağrısı, boğaz ağrısı ve hapşırmadır, bu nedenle insanlar Covid olabileceği için evde kalmalıdır.” ifadelerinde bulundu.
Uyarı, Omicron’un geçmiş varyantlardan daha hafif hastalığa neden olduğuna dair çok sayıda araştırma ile de uyumlu olduğu için oldukça önemli.
89 ÜLKEDE TESPİT EDİLDİ
DSÖ tarafından geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamada, Omicron mutasyonunun 89 ülkede tespit edildiği aktarılmış, yerel bulaşın olduğu bölgelerde Omicron vakalarının 1,5 ila 3 gün içinde ikiye katlandığı ifade edilmişti. DSÖ, Omicron’un yüksek düzeyde toplum bağışıklığı olan ülkelerde hızla yayıldığına dikkat çekerek, bu durumun virüsün bağışıklıktan kaçma kabiliyetinden mi, doğal olarak artan bulaşıcılığından mı, yoksa her ikisinin bir kombinasyonundan mı kaynaklandığının belirsiz olduğunu ifade etmişti.
“OMİCRON TAT – KOKU KAYBI YAPMIYOR”
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, ‘Omicron’ varyantına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“5-11 YAŞ ARASI ÇOCUKLARIN AŞILANMASI LAZIM”
Doç. Dr. Savaşçı, mRNA aşılarının da 6 aydan sonra koruyuculuğunun düştüğünü belirterek, şunları söyledi:
“Dolayısıyla bizim ülkemizde de 30 yaş üzerine de mutlaka 3’üncü doz mRNA aşılarının hak tanınmasını gerçekleştirmemiz gerekiyor. 5-11 yaş arası çocukların da aşılanma programına hızlıca alınması lazım. Ara tatilde de antikor oluşturup daha sonraki dönemlerde daha rahat eğitim ve iş hayatımız ile günlük hayatımıza devam etmemiz için bu çok önemli çünkü seyrin nasıl gideceğini bilmiyoruz.
Ölüm vakalarımız bu şekilde devam ederse ‘Omicron’ varyantı ile de bu sayı katlanmaya devam ederse günlük 500-1000’i bulan ispatlı-ispatsız vakalar olarak ölüm vakalarımız gerçekleşebilir. Bu aylık neredeyse 25 bin vatandaşımızın hayatını kaybetmesi ile sonuçlanabilir.
Bir de akciğer dokusunda, nörolojik hastalıklar, böbrek yetmezliği, kalp hasarı gibi birçok sistemi etkileyen bir hastalık. Dolayısıyla bu hastalığı hiç geçirmemek veya en azından hafif düzeyde akciğer tutulumu olmadan aşı ile korunarak geçirmek önemli olacaktır.”
“OMİCRON’DA YÜZDE 7 ORANINDA YOĞUN BAKIMA YATIŞ”
Doç. Dr. Savaşçı, ‘Omicron’ varyantının hafif seyrederek, hakim varyant olması durumunda pandeminin bitip bitmeyeceğine ilişkin şöyle konuştu:
“Tedbirli yaklaşmakta her zaman fayda vardır. ‘Omicron’ vakalarında ölüm yok değil; Afrika’da da hayatını kaybeden var, İngiltere’de de var. Onun dışında ‘Omicron’ varyantında yüzde 7 oranında yoğun bakıma yatış var. ‘Yüzde 7 oranında’ demek aslında; vaka sayıları günlük eğer 40 bin, 100 bin, 200 bin olunca ciddi bir sayı oluyor. Yoğun bakıma yatanlarda da yüzde 30-40 kayıp olunca ölüm vakaları aslında katlanarak artmış oluyor.
Dolayısıyla her şey bitmiş değil. Keşke virüs tamamen etkisini kaybetse hafif bir grip gibi geçse ama şu an bunları konuşmak için çok erken. Asla tedbirleri elden bırakmayacağız. Hastanemizde de ne yazık ki ‘Delta’ varyantından hayatını kaybedenler devam etmekte, ‘Omicronda da vaka sayıları artarsa hem hastane iş yükünü hem de sağlık çalışanlarının emek yükünü artıracaktır.
Ülkemize de ekonomik ve sosyal anlamda ciddi bir yük getirecektir. Dolayısıyla vatandaşlarımızın bu günlerde dikkat etmesi gereken husus; 3üncü, 4üncü doz aşılarını olmaya, hiç aşı olmayanların da hızlıca aşılanması ve aşılanmaya her yaş grubunda geçmeliyiz.”
BİONTECH OMİCRONU ARAŞTIRDI
Türk bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin kurucusu olduğu BioNTech ile Pfizer’ın geliştirdiği corona virüsü aşısı ile ilgili kapsamlı bir araştırmayı Pfizer/BioNTech gerçekleştirdi.
Araştırmada bilim insanları iki ya da üç doz Pfizer/BioNTech aşısı olan 19-20 insanın kan değerleri incelendi. İkinci dozdan üç hafta sonra veya üçüncü dozdan 1 ay sonra elde edilen en yüksek bağışıklık oranı test edildi. Araştırmacılar gerçek virüsle deneme yapmak yerine daha az isabetli sonuç veren fakat daha hızlı bir yöntem tercih etti.
Araştırma sonunda iki doz corona virüsü aşısı olanlardaki nötralize eden antikor seviyeleri 25 kat azalırken iki doz aşı olanların Omicron varyantına karşı az da olsa koruma sağladığı tespit edildi.
Omicron varyantına karşı bağışıklığın tamamen gitmediği belirtilirken, düşük antikor seviyelerine rağmen iki doz aşının hastalığı ağır geçirmeyi engellediği de belirtildi.
Öte yandan üç doz aşı olanların Omicron varyantına karşı daha yüksek antikor seviyeleri olduğu belirtildi.
Pfizer ve BioNTech’te görevli yetkililer üçüncü doz aşının Omicron’a karşı alınması gerektiğini dile getirdi. Antikor seviyeleri bağışıklık sisteminin sadece bir tarafı olarak biliniyor. Antikorlar virüsün hücreleri enfekte etmesini engellerken, virüs vücuda girdikten sonra diğer bağışıklık unsurları koruma sağlıyor.