Kalp krizi önlenebilir mi?

Kalbi besleyen damarların tıkanması sonucu kalp dokusundaki hasarla oluşan kalp krizi; göğüs ağrısı, nefes darlığı, bulantı-kusma, ani baş dönmesi gibi belirtilere yol açabiliyor. Her cinsiyette ve her yaşta ortaya çıkabiliyor. Ancak yaşam tarzı değişiklikleriyle bu riskin azaltılabileceğini belirten Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Polat Canbolat, konuyla ilgili bilinmesi gerekenleri şöyle anlattı…

EŞ DEĞER HASTALIKLAR

Kalp-damar hastalıkları risk faktörlerine baktığımızda değiştirilemeyen ve değiştirilebilen risk faktörlerinden bahsedebiliriz. İlk belirlenen ve değiştirilemeyen risk faktörleri genetik (Birinci derecede -anne, baba, kardeş- erkek ve kadın akrabalarda kalp damar hastalığı, kalp krizi veya ani ölüm bulunması), yaş ve cinsiyettir. Şeker hastalığı, böbrek yetersizliği ve ailesel kolesterol yüksekliği gibi hastalıklar ise kalp-damar hastalıklarıyla eş değer sayılır. Bu hastalıkları olanları kalp-damar hastalığı varmış gibi en baştan kabul eder ve tedavi önerilerinde bulunuruz. Hipertansiyon, diyabet, LDL kolesterol yüksekliği gibi risk faktörleriyle mücadele, hastalığın ortaya çıkışının önlenmesi, hastalık gelişenlerde ise hastalığın ilerleme hızının yavaşlatılması hatta durdurulmasını sağladığından dolayı son derece önemlidir.

Doç. Dr. Polat Canbolat

KRONİK HASTALIK YOKSA

Kalp krizi nedeniyle başvuran hastaların yaklaşık 4’te birinde değiştirilemeyen risk faktörlerinden hiçbiri bulunmamaktadır. Yani genç yaşta, tansiyon yüksekliği bulunmayan, kolesterol seviyeleri normal olan ve sigara içmeyenler de kalp krizi geçirebilir. Bu hastalarda da değiştirilebilen risk faktörlerinin etkili olduğu tespit edilmektedir.

İşte onlar…

BUNLAR VARSA RİSK VAR

1- Stres: Kendinizi kaygılı veya çok gergin hissettiğinizde stres hormonları adrenalin ve kortizol kanda sürekli yüksek olur. Bunlar da kan basıncını ve nabzı yükseltir. İnsülin direncinde artışa neden olur. Ani stres atakları ise kalp krizlerini ve aritmileri tetikleyebilir.

2- Sigara: Kalp krizi geçirme riski ise sigara içenlerde içmeyenlere göre 3-4 kat daha fazladır. Kanın akışkanlığını azaltır ve kan hücrelerin birbirine yapışma riskini yükseltir.

3- Çevre kirliliği: Hava, su ve toprak kirliliği kalp-damar hastalığı riskini artırır. Hava kirliliği yüksek olan bir yerde yaşıyorsak sigara içmesek de aynı sigara içmiş gibi damarlarımız etkilenir. Su ve toprak kirliliğine bağlı olarak yiyecek ve içeceklerde bulunan kurşun, arsenik ve kadmiyum kalp krizi ve felç riskini artırır.

4- Sağlıksız beslenme: Doğmuş yağ ağırlıklı, fazla şekerli, unlu, tuzlu beslenme damarlara zarar vererek, kalp krizi riskini artırır. Bu nedenle trans yağ, katkı maddesi, mısır şurubu içeren hazır, işlenmiş gıdalardan uzak durun.

5- Fazla kilo: Metabolik sendroma neden olarak her türlü damar sertliği ile ilgili hastalık risklerini artırır. Fazla kilo trigliseriti (kan yağları) yükseltir, insülin direncini artırır. Ayrıca fiziksel hareketi kısıtlar ve tansiyon yüksekliğine yol açar. Bu nedenle fazla kilolarınızdan kurtulmaya bakın. Böylelikle damar sertliği riskiniz de en aza iner.

6-Fiziksel hareket azlığı: Tüm risk faktörlerine olumsuz etkisi vardır. Fiziksel açıdan hareketsiz bir yaşam tarzı ile iskelet kasları zayıflar, insülin direnci artar, damar esnekliği azalır, kan basıncı yükselir, kişinin kendine güveni azalır ve depresyona eğilimi artar. Kalp sağlığınız için de en azından her gün düzenli yürüyüş yapın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir