Fehmi Koru*
Her ülkede terör var.
Bu giriş cümlesini şöyle de kurabilirdim: Terörün sınamadığı ülke yok…
“Amerika’da yok, Avrupa terör nedir bilmiyor” diyebileceklere son birkaç yıl içerisinde oralarda yaşanan kişisel ve örgütsel terör taarruzlarının bir listesini sunabilirim.
Ancak bütün dünyada şahit olunan terör olaylarının en sık ve en şiddetli görüldüğü yerler bizim dünyamız. Müslümanların yaşadığı coğrafya.
İçinde bulunduğumuz 2022 yılında hangi ülkeler terörist taarruzlara uğramış merakıyla yaptığım araştırma, önüme kapsamlı bir liste çıkardı.
Yıl, Nijerya’da 200’den fazla kişinin hayatını kaybettiği bir kıyımla başlamış (4-6 Ocak). Birleşik Arap Emirlikleri’nde bir dron saldırısı (17 Ocak), akabinde Pakistan/Lahor’da bombalı taarruz (20 Ocak) ile Irak/Diyala’da askeri üssü basan İŞİD militanlarının 11 kişiyi öldürdükleri taarruz (21 Ocak), onu takiben tekrar Pakistan’da -bu kere Daş’ta- askerleri amaç alan ve 10 kişinin hayatını kaybettiği hücum (25 Ocak) ile devam etmiş o ay…
Sonraki aylarda da birer-ikişer kişinin öldüğü mevzii olaylar yanında 63 (Pakistan/Peşaver, 4 Mart), 60+ (Somali/Mogadişu, 23 Mart), 31 (Afganistan/Mezar-ı Şerif, 21 Nisan), 33 (Afganistan/Kunduz, 22 Nisan), 41+ Nijerya/Ova, 5 Haziran), 100+ (Burkina Faso, 12 Haziran), 30+ (Somali/Mogadişu, 19-21 Ağustos) ve bu ayın başlarında (5 Eylül) 10 bireyden fazla insanın canını alan Afganistan’ın başşehri Kabil’deki saldırı…
Liste uzayıp gidiyor da, ben oradan sadece çok sayıda insanın hayatını kaybettiklerini cımbızla çektim..
Aktardığım listedeki çok can alan hareketlerin hepsi değişik militan kümelerin bombalı saldırıları…
Şimdi bu uzun listeye Türkiye’den de (Mersin) bir PKK saldırısı eklenecek.
Türkiye de, üstte bir kısmını sunduğum 2022 yılına ilişkin listede yer alan emsal coğrafyadaki ülkeler üzere teröre muhatap. Hayatını kaybeden insan sayısının azlığı sebebiyle mevzii sayılabilecek kanlı aksiyonlar yanında, 2003 yılında İstanbul’da 26 kişinin hayatına kasteden Bet İsrael ve Neve Şalom Sinagogları‘na yönelik taarruzları, kısa mühlet sonra tekrar İstanbul’da İngiltere başkonsolosluğuna yönelik yapılan ve 31 kişinin öldüğü akınlar izledi. 2016’da Ankara’da 37 kişinin, tekrar birebir yıl İstanbul’da Atatürk Havalimanı’nda 45 kişinin, 2017’de Reina cümbüş merkezinde 39 kişinin öldüğü hücumlara da sahne oldu ülkemiz.
Kanlı aksiyonların büyük kısmı PKK örgütünün becerisi; kimileri da ‘İslami’ kisveli düzmece örgütlerin işi…
Mersin’de, Polisevi’ne yönelik terörist taarruzda, Pazartesi gecesi, bir polisin şehit olmadan evvelki direnişi sayesinde çok daha fazla insanın ölmesi önlenmiş oldu. Bomba yüklü sırt çantalarıyla harekete gelen iki bayan terörist kendilerini imha ettiler.
Eylemi PKK üstlendi.
Neden bu türlü bir aksiyon ve neden artık?
Bazıları bu tıp soruları anlamsız bulabiliyor. Meğer, terör örgütleri de, aksiyonları ne kadar vahşice ve bir tarafıyla anlamsız olursa olsun, aksiyonlarını bir maksat için gerçekleştirirler. Mersin’deki aksiyonu iki bayan militan hayatlarıyla ödedi. Onların vefatından de onları oraya gönderen PKK başkan takımı sorumlu.
Öyleyse PKK bu türlü bir aksiyonu neden artık yapmış olabilir?
Akla gelen tek manalı karşılık “Biz hala varız, hareket yapabilecek, can alabilecek durumdayız bildirisini vermek” oluyor.
Evet varlar ve insan öldürebilecek durumdalar.
Nefret dışında?
Son on yıl içerisinde gerçekleştirdikleri hücumlar, siyaseten çözülebilecek problemlerin ertelenmesinden ve o sıkıntıların tahlili için çaba göstermekte olan siyasalların geniş kitlelerin gözünden düşmesinden öbür bir işe yaramadı.
HDP’yi ve HDP’de siyaset yapan insanları zora soktu her aksiyon.
Bu son PKK hareketi de, her an HDP’nin kapatılmasıyla da sonuçlanabilecek bir davayı görüşmesi beklenen Anayasa Mahkemesi üyeleri üzerindeki kapatma istikametindeki manevi baskıları artıracaktır.
Dağda oturup hareket talimatı veren artık her birinin yaşı 70’in üzerinde seyreden PKK başkan takımı, siyasi alanın HDP’siz kalmasını amaçlıyor olabilir mi?
Herkesin, hepimizin üzerinde düşünmesi gereken soru budur.
PKK damgalı geçmiş aksiyonlara bu soru akılda tutularak bakıldığında, çabucak her PKK hareketinin, en fazla HDP’yi -ve doğal ondan evvel siyasi alanda faaliyet gösteren ve kapatılmış partileri de- sıkıntı duruma düşürdüğü görülecektir.
Zor duruma düşürülenler listesine, seçime gidilen günümüz ortamında, muhalefetin her rengi de katılmış oldu.
Demokrasinin karar sürdüğü bir Türkiye istemiyor PKK ve öbür terör örgütleri…
Yukarıda verdiğim örnek aksiyonların sergilendiği değişik ülkelerin terör örgütlerinden PKK’nın da hiçbir farkı yok.
Türkiye seçim atmosferine girdi; vaktinde yapılacak olursa sekiz ay sonra, benim beklediğim üzere tarihi erkene alınırsa her an sandık başına gidilecek. Türkiye’nin her seçimi kıymetlidir, lakin önümüzdeki seçim evvelkilerden biraz daha değerli.
Huzur içerisinde gidilmesi gerekiyor seçime.
PKK aksiyonuyla zihinleri bulandırmayı amaçlıyor.
Bu oyuna düşülmemeli.
[Amerika’da da, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde de terörist örgütler ve hareketler var; lakin bize pek çok istikametten yakın dünyada, terör hareketleri, ötekilerden farklı olarak, yalnız can almakla kalmıyor, ülkeleri felç edip daha gerçek maksatlar için kullanılması gereken vakit ve enerjiyi heba da ediyor. Terör kesinlikle görülmesi gereken pek çok gerçeğin üzerine birer şal da örtüyor. Can sıkıntısına düşürülen beşerler sağlıklı karar veremez hale geliyorlar. Yoksa bu halde olur muydu İslam dünyası?]
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.