T24 Politika
Yeniden Refah Partisi Genel Lideri Fatih Erbakan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve yerine kayyum atanmasına ait, “Türkiye’de yıllardan beri yaşadığımız tüzel süreçler, adalet kurumuna inancın sarsılmış olması hasebiyle bizim de içimiz rahat değil. İktidarın söylediklerinin gerçek olmasını temenni ediyoruz. Siyasi bir süreç değil hukuksal bir süreç olmasını temenni ediyoruz. Kayyum atanması yerine belediye meclisinin görevlendireceği belediye lider vekilinin bu vazifesi yapması gerektiğini de tabir ediyoruz” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Lideri Dr. Fatih Erbakan, Genel Merkez’de yapılan Aylık Olağan Vilayet Liderleri Toplantısı öncesi düzenlediği basın toplantısında gündeme ait açıklamalarda bulundu.
Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Erbakan, minimum fiyatın en az 35 bin olması gerektiğini de tabir etti.
“Ülkemiz adeta bir endişe sineması seti haline geldi”
Fatih Erbakan, şu sözlere yer verdi:
Bugün ülkemiz adeta bir dehşet sineması seti haline gelmiştir. Bu sinemada, sokak ortasında işlenen yırtıcı cinayetlerden, Yenidoğan bebek katliamına ve hatta bebek katilinin Meclis’e davet edilmesine kadar her türlü kan donduran gelişme yer almaktadır. Bu tablo karşısında İktidar, güya muhalefetteymiş üzere şikayet edip durmaktadır. Milyonlarca vatandaş ağır bir itimat buhranı içindedir. Milletimiz caddelerde, sokaklarda hatta hastanelerde kendilerinin yahut evlatlarının başlarına nelerin geleceğinden kaygı etmektedir. Önemli bir itimat sorunu yaşamaktadırlar. Marketten aldıkları bir besin eseriyle yahut bir restoranda yedikleri yemekle ilgili tasa duymaktadırlar. Önemli bir inanç sorunu yaşamaktadırlar. İçinde domuz eti mi var? Kanserojen mi? Hijyenik değil mi? Milyonlarca gencimiz geleceğine itimat duyamıyor. Okulumdan mezun olsam bile iş bulabilecek miyim, iş bulsam bile açlık sonunun yoksulluk hududunun altında gelirle ömrümü nasıl sürdürürüm?
“Zararlı husus kullanımı dehşetli boyutlara ulaşmıştır”
Zararlı husus kullanımının çocuk yaşlara kadar düştüğünü ve vahim boyutlara ulaştığını söyleyen Erbakan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Anayasanın 58. hususunda ‘Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu hususlardan, suçluluk, kumar ve gibisi makus alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli önlemleri alır’ kararı yer almaktadır. Lakin maalesef Anayasa’nın böylesine açık bir kararı bile gerektiği üzere uygulanmamaktadır. Bunların sonucu olarak, ziyanlı unsur kullanımı maalesef çocuk yaşlara kadar düşmüş ve müthiş boyutlarda yaygınlaşmıştır. Öylesine yaygınlaştı ki Şanlıurfa’nın muhakkak bölgelerinde neredeyse her hanede bir bağımlı bulunuyor. Bunun için uyuşturucu ile gayretin daha tesirli yapılması, cezaların caydırıcı hale getirilmesi kaidedir. Taammüden adam öldürme cürmüne idam cezası getirilmesi, uyuşturucu ile ilgili kabahatlerde cezaların ağırlaştırılması, uyuşturucu ile çabada torbacı kuryeler değil baronların yakalanması, ceza-infaz kanunu düzenlenerek 30 tane kabahat kaydı olan insanların ortada dolaşmasının engellenmesi koşuldur.”
“2025 yılı bütçe açığı 2 trilyon”
Meclis’te görüşmelerine başlanan 2025 yılı bütçesini kıymetlendiren Erbakan şunları söyledi:
“2025 yılı Merkezi İdare Bütçesi 14,6 trilyon lira olup, bütçe gelirleri ise 12,67 trilyon liradır. Ortadaki fark yani bütçe açığı ise 1,93 trilyon lira olup, bu açığın iç ve dış borçlanma ile karşılanacağı tabir edilmiştir. Yani 2024’te olduğu üzere 2025’te de yaklaşık 2 trilyon TL’lik açık ve doğal olarak borçlanma var. Dünya üzerinde tüm ülkeler borçlanmakta ve bunun karşılığında faiz ödemektedir. Evet yanlışsız fakat, başka ülkelerin borçlanması, Türkiye’deki duruma örnek gösterilemez zira geçen sene yani 2024 yılında hükümetin ödeyeceği 2,26 trilyon lira fiyatındaki iç ve dış borcun yüzde 98,5’i yani neredeyse tamamı yeni yapılan yüksek faizli iç borçlanma ile ödenecektir. Yani hükümet borcunun tamamını yeni borçlarla kapatmaktadır. Bu yetmezmiş üzere, 10 milyar dolarlık vadesi gelmiş borcu çok yüksek faiz taahhüdünde bulunarak 8-10 yıl sonrasına ötelemiştir. Yani ödeyemeyecek durumda olduğu borçları kelam konusu olmuştur.
“Hükümet her vatandaşın sırtına 113 bin lira faiz borcu yüklüyor”
2024 yılında yapılan 1,3 trilyon lira faiz ödemesi, 2025 yılında yüzde 50 artışla 1,95 trilyon liraya yükseliyor. Bu sayı, 2025 yılı bütçe açığına denk bir sayıdır. Öteki bir tabirle, şayet bu faiz ödemeleri olmasa, denk bütçe oluşturulabileceği görülmektedir. Bu faiz ödemesini 5 kişilik bir aile için hesap ederseniz; Bir aile aylık 9 bin 428 lira, yıllık ise 113 bin 135 lira faiz ödemiş olacaktır. 2023 ve 2024 yılını ağır vergiler altında ezilerek geçiren vatandaşımız, maalesef 2025 yılını da birebir halde geçirecektir. İşte görüyoruz, bütçe harcamaları yüzde 32,7 artarken, vergiler yüzde 50 oranında artıyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın; 14 Mayıs Genel Seçimlerinin ve 31 Mart Lokal Seçimlerinin çabucak öncesinde “vatandaşımıza yeni yükler getirmeyeceğiz” kelamını vermesine karşın, evvel 2023 yılına ek bütçe ekleyerek 2 kat fazla vergi toplamış, 2024 yılında da tıpkı yaklaşımını sürdürerek vergileri yüzde 200’lere varan artışla toplama yoluna gitmiştir. Bu yıl da israfın, imtiyazlılara yapılacak kıyakların, faiz yükünün dar ve sabit gelirli vatandaşlara yükleneceğini ifade ediyor.”
“Maliye Bakanı Şimşek vatandaşa değil imtiyazlılara müjde vermektedir”
2025 yılı beklenen enflasyon oranını açıklayan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı açıklamaya da reaksiyon gösteren Erbakan, bütçeye nazaran 2025 yılının imtiyazlılara müjde olacağını belirterek şöyle devam etti:
“2025 yılı beklenen enflasyon oranı OVP’de yüzde 17,5 olarak belirlenmiş olmasına karşın, vergiler ve ödenecek borç faizi yüzde 50 oranında artırılmaktadır. 2025 Yılı Merkezi Bütçe Kanun Teklifine nazaran; muaf tutularak tahsil edilmeyecek vergiler 2025 yılında 3 trilyon liradır. Bunun 1,41 trilyon lirasını Gelir Vergisi, 701 milyar lirasını Kurumlar Vergisi, oluşturuyor, yani imtiyazlılara 2,1 Trilyon TL kıyak. 2024’te 1,65 Trilyon TL idi. Görünen odur ki, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek “2025 yılı, 2024 yılından, 2026 yılı ise 2025 yılında daha âlâ olacak” kelamını, vatandaşımıza değil imtiyazlı holdinglere bir müjde olarak söylemiştir. Hükümeti bu vesile ile uyarıyoruz. Derhal bu yanlış ve vatandaş aleyhine olan anlayışından vazgeçmeli, evvel imtiyazlılar yerine evvel millet anlayışını benimsemelidir. Vatandaşın ne cebinde delikli bir Kuruş ne de gönlünde sabır kalmamıştır. Açık açık tabir ediyoruz. Milletimizin dayanacak gücü ve dermanı kalmamıştır. Bu sebeple, 2025 Yılı Merkezi Bütçe Kanun Teklifi yerine evvel millet anlayışını benimseyen yeni bir bütçe TBMM’ye getirilmelidir.”
“Asgari fiyat en az 35 bin lira olmalı”
Konuşmasının sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erbakan, ‘asgari fiyat size nazaran ne kadar olmalı’ sorusuna şu karşılığı verdi:
“Sayın Özgür Özel’in taban fiyat ile ilgili söylediği sayısı 5 bin lira daha arttırarak bir 35 bin lira demiştik. Bunu da şuna nazaran söyledik. İki minimum fiyat alan bir hane en azından yoksulluk hududunda bir gelire sahip olsun. Zira yoksulluk hududunun bugün 70 bin lira olmuş. İki minimum fiyat bir haneye girdiği vakit en azından yoksulluktan kurtulsunlar, bu hududa gelebilsinler. 194 milyar müteahhitlere yapılacak ödemenin en az yarısı fazladan yapılan bir ödeme. Bu sayıştay raporlarında da var. Nasıl paranın fazladan aktarıldığını, nasıl usulsüzlükler olduğunu söz ediliyor. Bununla birlikte şu vergi muafiyetleri, 2,1 trilyon lira, 60 milyar dolar 8-10 tane holdinge vergi muafiyeti yapacağımıza bunu millete verelim. Taban fiyatı doğal ki patron ödüyor lakin bu imkanlarla patrona takviye sağlayalım ki o da bu 35 bin liralık taban fiyatın altında ezilmesin. Hasebiyle biz de tabii Yeniden Refah Partisi olarak yüzde 20-25’lik bir artışın daha çabucak şubat ayında, mart ayında tekrar açlık hududunun altında kalacağını tabir ediyoruz. Taban fiyatın en azından 35 bin lira düzeyine gelmesi gerektiğini söylüyoruz. Bunun mantığı da iki taban fiyatın en azından yoksulluk sonu düzeyine gelmesidir. Natürel birebir vakitte 12 bin 500 lirada kalmış olan emeklilerimizin de durumunun güzelleştirilmesi ve her vakit söylediğimiz üzere emekli maaşının da en azından minimum fiyat düzeyine getirilmesi lazım.”
“Kayyum atanması yanlışsız bir karar değil”
CHP Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in yerine kayyum atanmasına ait de konuşan Erbakan, “Tabii Türkiye’de yıllardan beri yaşadığımız türel süreçler ortada. İktidar kanadı bu durumla ilgili ‘elimde çok önemli kanıtlar var’ diyor. CHP, bunun bir siyasi süreç olduğunu söylüyor. Natürel Türkiye’de yıllardan beri yaşadığımız türel süreçler, adalet kurumuna inancın sarsılmış olması hasebiyle bizim de içimiz rahat değil. İktidarın söylediklerinin gerçek olmasını temenni ediyoruz. Siyasi bir süreç değil hukuksal bir süreç olmasını temenni ediyoruz. Kayyum atanması yerine belediye meclisinin görevlendireceği belediye lider vekilinin bu vazifesi yapması gerektiğini de tabir ediyoruz” dedi.
|
Alfabeyi öğrenmeden konservatuvara giden Kardelen: İnsanlar ya seni anlıyor ya da “Deli bu” diyorlar
|
|
Günün öne çıkan haberleri |