Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunan ve Rum gemilerinin son 1 yılda 9 kez Türk kıta sahanlığına gemi gönderme girişiminde bulunduğunu belirterek “Bunları hem sahada hem masada aldığımız önlemlerle engelledik. Yarın da kısmetse Abdülhamid Han sondaj gemisi ilk görevi için Akdeniz‘e açılacak. Doğu Akdeniz politikamızı uluslararası hukuka ve hakkaniyet ilkesine uygun şekilde, taviz vermeden sürdürüyoruz.” dedi.
Çavuşoğlu, Ankara’da düzenlenen 13. Büyükelçiler Konferansı’nın açılışında konuştu.
NATO’nun güven vermesi için çabalar sarf edildiğini anlatan Çavuşoğlu, Madrid Zirvesi’nde ortaya çıkan Stratejik Konsept’e değinerek şunları söyledi:
“Bu belge bir bakıma AB’nin ‘ne stratejik ne de pusula olan’ Stratejik Pusulası’nın da ayıbını örttü. En önemlisi, iki ay önce yine Madrid’de, güvenliğimizi doğrudan etkileyen bir yaklaşım tarzına karşı önemli bir eşik atlandı. AB üyesi Finlandiya ve İsveç’in terörle mücadelede kendilerinin de sorumlulukları olduğunu kabul etmeleriyle oluşan çerçevenin, örnek ve emsal olmasını diliyorum. Yani, kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla. Bunları dilemekle kalmayıp verilen sözlerin, yapılan niyet beyanlarının takipçisi olacağız. Çünkü teröristler sınırlarımızın hemen ötesinde veya bazı başka ülkelerde destek buluyor. Terörizmin kökünün kazınmasının önündeki en büyük zorluk budur.”
Türkiye‘nin başta PKK/PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ olmak üzere terör örgütleriyle mücadelede kararlı olduğu kadar hassas olduğunun da altını çizen Çavuşoğlu, “Tüm ülkelerden terör örgütleriyle mücadelemize destek olmalarını bekliyoruz. Terörle mücadelenin Türkiye‘nin kırmızı çizgisi olduğunu umut ederiz ki dünya kamuoyu layıkıyla anlamıştır.” diye konuştu.
“Karadeniz ortak evimiz”
Rusya-Ukrayna savaşının ortaya çıkardığı krizlere acil çözümler bulunması gerekliliğine vurgu yapan Çavuşoğlu, Türkiye‘nin bu savaşın etkilerini Karadeniz komşusu olarak derinden hissettiğini anlattı.
Bu nedenle savaşın ilk gününden beri çok kulvarlı bir siyaset yürütüldüğünü ifade eden Çavuşoğlu, “Hedefimiz savaşın en kısa zamanda, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını güvence altına alacak adil bir barışla sona erdirilmesidir.” değerlendirmesini yaptı.
Çavuşoğlu, Türkiye‘nin Ukrayna’ya ve uluslararası insani çabalara destek verdiğini de belirterek Rusya ile Ukrayna arasındaki müzakereleri kolaylaştırmak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde aktif bir diplomasi yürütüldüğünü söyledi.
Türkiye‘nin bir taraftan Montrö Sözleşmesi’nin gereklerini yerine getirirken, diğer taraftan da NATO dahil tüm ilgili taraflara bu dönemde savaş gemilerini Boğazlardan geçirmemeleri yönünde telkinlerde bulunduğunu kaydeden Çavuşoğlu, “Karadeniz’de askeri tırmanmayı bu sayede engelledik.” şeklinde konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye‘nin iki ülkeyi Antalya ve İstanbul’da bir araya getirdiğini hatırlattı.
Tüm bu çabaların sonucunda gıda krizinin çözümü için BM ile iş birliği halinde bir anlaşmaya varıldığının altını çizen Çavuşoğlu, “Bir gerçeği hiç unutmamamız gerekiyor. Karadeniz ortak evimiz. Bu haksız ve hukuksuz savaş bir gün sona erecek. Fakat kıyıdaş ülkeler olarak, güvenlik, ekonomi, ticaret, kültür ve çevre alanlarındaki ortak çıkarlarımızı koruma çabalarımız sürecek. Karadeniz’deki tek kapsayıcı örgüt olan ve bu sene 30. yılını kutlayan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi ortak kazanımların bu savaşın son kurbanları olmasına izin veremeyiz.” dedi.
“Dost da düşman da bilsin ki Can Azerbaycan hiçbir zaman yalnız değildir”
Avrupa’da güvenlik mimarisinin yeni gerçeklikler ışığında yeniden kurgulanacağını söyleyen Çavuşoğlu, “Uzun vadede bu bölgeyi kalıcı barış ve güvenliğe kavuşturmak için soğukkanlılıkla stratejik düşünebilmek gerekecek. Türkiye bu inşa sürecine şimdiden hazırlık yapıyor.” diye konuştu.
Türkiye’nin önceliğinin sorunların çözümünde diyalog ve diplomasinin önünü açmak olduğuna vurgu yapan Çavuşoğlu, “Balkanlara, Güney Kafkasya’ya, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’ya bakışımızı da bu öncelik şekillendiriyor.” şeklinde konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Güney Kafkasya’da normalleşme ve iyi komşuluk ilişkilerinin tesisi konusunda da samimi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Can Azerbaycan’ın Vatan Muharebesi’nde kazandığı zaferin yarattığı uygun koşulları bölgede barış ve istikrarı kalıcı kılmak için kullanıyoruz. Ermenistan’la karşılıklı olarak atadığımız Özel Temsilcilerimiz görüşmelerine devam ediyor. Tabii bu süreci Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki süreçten ve nihai amacımız olan tüm bölgede normalleşme ve iş birliği ufkumuzdan bağımsız düşünmüyoruz. Son günlerde bölgede yaşanan gerginlik mevcut sükunetin ne kadar kırılgan olduğunu tekrar gösterdi. Elbette bu süreçte Azerbaycan’la dayanışmamız da güçlenerek sürecek. Dost da düşman da bilsin ki Can Azerbaycan hiçbir zaman yalnız değildir.”
“İsrail’le diyaloğumuz, Filistin’e ilişkin hassasiyetlerimizin doğrudan aktarılmasına imkan veriyor”
Çavuşoğlu, Orta Doğu’da değişen dinamiklerin bölge ülkelerini yakın bir iş birliğine sevk ettiğini söyledi.
Türkiye’nin İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerinde pozitif bir gündemle, iş birliği odaklı yeni bir döneme başlamak için kollarını sıvadığını da vurgulayan Çavuşoğlu, “Bu olumlu ivmeyi Mısır’la da yakalamayı umuyoruz. Tabiatıyla Filistin davasına güçlü desteğimiz sürüyor. Cuma günü başlayan İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve İsrailli fanatik Yahudi grupların Mescid-i Aksa’ya girme girişimleri kabul edilemez. Hiçbir gerekçe masum insanların, hele hele Ala Abdullah yavrumuz gibi 5 yaşındaki kız çocuklarının öldürülmesini mazur gösteremez. İsrail’in bu saldırganlığını şiddetle kınıyor, bu tahrik edici politikaların bir an evvel sona ermesini istiyoruz.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, dün ilan edilen ateşkesin de doğru bir adım olduğunu belirterek “İsrail’le diyaloğumuz, Filistin’e ilişkin hassasiyetlerimizin doğrudan aktarılmasına imkan veriyor.” ifadelerini kullandı.
Balkanlar’da barış ve istikrarın korunmasının da özellikle üzerinde durdukları ve öncelik verdikleri hassas bir mesele olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, “Bosna Hersek’te, Sırbistan ve Kosova’da süren krizlerin getirdiği yük ortada. Buna ilave olarak, Ukrayna’daki savaşın bölgede yol açtığı tedirginlik, Balkanlar’daki birleştirici rolümüzün ve üçlü istişare mekanizmalarımızın önemini artırdı.” dedi.
Çavuşoğlu, haziranda 5 Balkan ülkesini ziyaret ettiğini söyleyen Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelecek ay Balkan turu gerçekleştireceğini belirtti..
“Yunan/Rum ikilisi son 1 yılda kıta sahanlığımıza 9 kez gemi göndermeye kalkıştı”
Ege ve Doğu Akdeniz’de barış ve iş birliğinin hüküm sürmesi gerektiğini kaydeden Çavuşoğlu, “Milli davamız Kıbrıs meselesinde çözümün anahtarı bellidir. Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarının, yani egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi gerekir.” dedi.
Kıbrıs müzakerelerinin iki toplumun değil iki devletin arasında gerçekleşmesi gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, “Kıbrıs çevresindeki kaynaklar için hakça paylaşımı savunuyoruz. KKTC, bunun için 2011’den bu yana önerilerde bulunuyor. Son olarak, 1 ve 8 Temmuz’da yine yapıcı bir iş birliği önerisini BM’ye iletti. Böyle bir mekanizma kurulursa Doğu Akdeniz’deki meselenin yarısı çözülür.” diye konuştu.
Erdoğan’ın Doğu Akdeniz Konferansı önerisi ile KKTC’nin iş birliği önerisinin tüm dünyaya anlatılmaya devam edeceğini de vurgulayan Çavuşoğlu, “Doğu Akdeniz politikamızın bir unsuru da elbette, egemen haklarımız. Yunan/Rum ikilisi son 1 yılda kıta sahanlığımıza 9 kez gemi göndermeye kalkıştı. Bunları hem sahada hem masada aldığımız önlemlerle engelledik. Yarın da kısmetse Abdülhamid Han sondaj gemisi ilk görevi için Akdeniz’e açılacak. Doğu Akdeniz politikamızı uluslararası hukuka ve hakkaniyet ilkesine uygun şekilde, taviz vermeden sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Ege’de ise birbiriyle bağlantılı sorunların bütüncül şekilde ele alınarak, kapsamlı, kalıcı ve uluslararası hukuka uygun olarak çözümlenmesini istediğine işaret etti.
Bu kapsamda Türkiye’nin uluslararası anlaşmalara göre gayriaskeri statüsü bulunan, Türk kıyılarına yakın adaların silahlandırıldığını başta BM olmak üzere tüm muhataplarına anlattığını söyleyen Çavuşoğlu, bu konunun üzerine gidilmeye devam edeceğini de vurguladı.
“Asya ülkelerinde Türkiye’yle iş birliğine ilgi hızla artıyor”
Asya kıtasıyla ilişkilere de değinen Çavuşoğlu, Yeniden Asya Girişimi kapsamında kısa ve uzun vadede uygulamaya konulan yaklaşık bin unsurdan oluşan bir eylem listesi olduğunu anlattı.
Bu eylemlerin Asya ülkeleriyle karşılıklı fayda temelinde çok kulvarlı ve çok paydaşlı bir iş birliği modelini hayata geçirmeye yönelik olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, “Konferansın hemen öncesinde ASEAN Sektörel Diyalog Ortaklığı Toplantısı için Kamboçya’daydım. Ardından Malezya’yı da ziyaret ettim. Asya ülkelerinde Türkiye’yle iş birliğine ilgi hızla artıyor. Hazırlıkları devam eden ve yıl içinde kamuoyuna açıklamayı öngördüğümüz Yeniden Asya Politika Belgesi ise girişimin vizyoner ve uzun vadeli hedeflerini ortaya koyacak.” diye konuştu.
Geçen yıl Asya’nın kalbi Afganistan’da yeni bir dönem başladığını söyleyen Çavuşoğlu, bu yeni dönemde Türkiye’nin Taliban yönetimiyle, tanıma olmaksızın angajmanı sürdürmesinin önem taşıdığını belirtti.
“Geçiş döneminde, Kabil’de Büyükelçiliği faaliyetlerine devam eden tek NATO üyesi ülke bizdik”
Çavuşoğlu, söz konusu angajman sayesinde siyasi kapsayıcılık, kadın hakları, kız çocuklarının eğitimi gibi konularda Taliban yönetimine telkinlerde bulunma imkanını da elde ettiklerini ifade etti.
Türkiye’nin Afganistan halkını bu zor dönemde yalnız bırakmadığına dikkati çeken Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geçiş döneminde, Kabil’de Büyükelçiliği faaliyetlerine devam eden tek NATO üyesi ülke bizdik. Kızılay, AFAD, TİKA ve STK’lerimizle sahadaki yardım faaliyetlerimizi güçlü bir şekilde sürdürüyoruz. Maarif okullarımız açık. Şu anda açık olan 44 okulumuzun 12’si kız okulu.
Afganistan’ın siyasi geleceği nasıl şekillenirse şekillensin, Türk ve Afgan halkları arasındaki kadim dostluk güçlenerek yaşamaya devam edecek.”
Çavuşoğlu, konuşmasında Türkiye’nin Afrika politikasına değinerek şunları söyledi:
“Afrika’yı bir sınamalar yumağı olarak gören ön yargılı bakışların aksine, biz kıtayı Afrikalı ortaklarımızın kendi gözlerinden gördük. Kıtanın sahip olduğu potansiyeli hayata geçirme yolculuğuna Afrika’yla eşit ortaklık düsturuyla başladık. Son 18 yılda 11 kat artan ticaret hacmimiz, Kıtadaki 44 büyükelçiliğimiz ve Ankara’daki 38 Afrika Büyükelçiliği bize doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor. Aralık ayında düzenlediğimiz 38 ülkeden 16 devlet ve hükümet başkanı ve 100 bakanın katıldığı III. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nde aldığımız kararlar kıta ile ilişkilerimizi yeni boyutlara taşımaya imkan verecek.”
Türkiye’nin Latin Amerika açılımı politikasının da meyvelerini aldığını kaydeden Çavuşoğlu, Türkiye ile Latin Amerika arasında son 20 yılda 15 katına çıkan ticaret hacminin bunun önemli bir göstergesi olduğuna işaret etti.
Çavuşoğlu, nisanda Latin Amerika’da gerçekleştirdiği bölge turunda, Türkiye’nin yükselen küresel aktör konumuna, uluslararası sorunların çözümünde oynadığı aktif role, bölge ülkelerinin duyduğu ilgiye bizzat şahit olduğunu kaydetti.
Bu ilgiyi yanıtsız bırakmayacaklarını dile getiren Çavuşoğlu, bu yıl açılan Türkiye’nin San Salvador Büyükelçiliği ile Latin Amerika’daki temsilcilik ağını daha da genişlettiklerini, temsilcilik sayısını 20 yılda 6’dan 19’a yükselttiklerini dile getirdi.
(???????Sürecek)