Daha çok duvara toslarız

Kuralsızlık, Türk futbolunun kuralı… Evraksız savların havalarda uçuştuğu, evraklı savların görmezden gelindiği kendine has bir dünya.
Bağırıp çağırmanın doğal hak olduğu, yetkililerin yetkilerini bilmediği bir dünya… Bu dünyanın bir diğer hoşluğu, kulüp batırmanın, kulüplerin içini boşaltmanın neredeyse prestij nedeni olması. Alt liglere inen ve hatta kapatılan esaslı kulüpler sanki kendi kendilerine mi bu hale geldi? O yöneticiler nerede?
Futbol dünyamızın en hoş yanlarından birisi ve hatta en eğlenceli kısmı medyası. Oturduğu yerden tuttuğu ve/veya nemalandığı kulüp lehine akla karşıt şeyler söylemek özgür. Söyledikçe kazanıyorsunuz. Kimse size saçmaladığınızı söylemiyor ve siz de kendinizi futbolun Aristo’su zannediyorsunuz.
Televizyonda böğürmek hür. “Duyduğuma göre” diye başlayan gazeteciliğe ihanet edecek dedikodu cümleleri kurmak hür. Muhabirliğin formu şemali değişti. Karşı tarafa ayar vermek muhabirliğin birinci gerek koşulu oldu.
Saha içini konuşanlar, güzele gitmeyen bir-iki cümlelerinden ötürü linç edilir hale geldi. Bir yerden sonra izleyici, kendi başındaki cümleyi söylemeyen yorumcuyu adamdan saymamaya başladı. Böylesine kaotik bir ortamda futbolun gelişmesi ne kadar mümkün? Kulüplerin harcadıkları bu paralar ne kadar gerçekçi? Bunu tartışmaya kalksan troller ordusunun saldırısına uğrarsınız. Aslında haklılar. Türk futbolunun hiçbir noktasında kural yok ki, ekonomik disiplin olsun.
Böyle bir dünyaya bahis mafyası da girer herkes girer. Denetim yok, uyarana böğürmek özgür. Avrupa ile karşılaştırmak artık anlamsız. Kaç duvara tosladık bugüne kadar? Bu başla, bu idare biçimiyle daha çok duvar olacak karşımızda toslayacağımız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir