CHP TBMM Kümesi Çalışma ve Kıymetlendirme Toplantısı düzenliyor. İmamoğlu, “Nereye gitsem iktisattan sıhhate, adaletten eğitime her alanda bir çöküş tablosuyla karşı karşıyayız. Herkes sıkıntılarını söz ederken, meselelerinin sebebini de çok uygun biliyor. Kimin, hangi uygulamaların ülkemizi böylesi bir sürece taşıdığını çok net tabir ediyorlar. CHP’liler olarak bize sorumluluğumuzu hatırlatıyorlar” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
‘TEK GÜÇ OLARAK CHP’Yİ GÖRÜYORLAR’
“Her gün biraz daha ağır bir buhrana sürüklenen 86 milyondan bahsediyorum” diyen İmamoğlu, “Halkımız bir kere daha topluma ilham olan, kurucu irade üzere bir irade göstermemizi, tekrar ayağa kalkarak prestijli bir devlet, her bireyini eşit bir birey olarak seven, kucaklayan, kucaklanan bir ortamın varlığını, sürecin hayata geçirilmesini bekliyorlar. Nereye gitsem, avaz avaz millet bizi çağırıyor ve bizden bu söylediğim sorumluluğumuzu taşımamızı bekliyor. Adaletsizliklerle kuşatılsa da mahallî seçimde bu iktidara karşı durma şuurunu gösteren, bizi birinci parti yapan milletimizin bizi çağırdığını hissetmenizi istiyorum. Bu kahredici tabloyu değiştirebilecek tek güç olarak CHP’yi görüyorlar” tabirlerini kullandı.
ERDOĞAN’A TAZMİNAT DAVASI YANITI
“Halkımızın içine sürüklendiği ekonomik buhrandan, adalet krizinden, demokrasi krizinden bizden öteki çıkarak, şuuru en yüksek düzeyde taşıyacak öteki ortam yok” diyen İmamoğlu, şöyle devam etti:
“Tam da bu nedenle iktidarlarının devamını her geçen gün diğer öbür kumpaslar kurarak, sağlamaya uğraş ediyorlar. Yeni bir yargı tacizini de taze taze bize yaşattılar. Esenyurt Meydanı’ndaki haklı sözlerimiz, sözlerimiz ve hatırlatmalarımıza sayın Cumhurbaşkanı kızmış. Hemen avukatına talimat vermiş bana ve Sayın Genel Başkanımıza 1’er milyon liralık tazminat davası açmış. 65 yaşına gelmiş, 40 yılını yaklaşık Türkiye’nin bilim dünyasına ayırmış, Esenyurt Belediye Liderimiz Ahmet Özer’in kişilik haklarını ayaklar altına alırlarken, bizim onlara sorduğumuz gerçek ve ispatlı sorularımızı kişilik haklarını hücum olarak görmüşler. Neymiş kamuoyu önünde küçük düşmüş. Bizim ne bireylerle ne de kişilikleriyle sorunumuz olmaz. Ta ki kişilikleri memlekete ziyan verir hale gelene kadar. Bizi, cumhuriyetin var oluş sebeplerini yerle bir ederek, milletimizi ülkemizi devletimizi dünyaya sefil ve rezil ederlerken, bunları yaptıkları an tam da bu noktada gereken kelamı söylemeyi, gereken soruyu sormayı asla geride bırakmayız. Açıkçası benim konuşmam tam da bu eksendeydi.”
Ayrıntılar geliyor…