Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları’nın ‘Aksa Tufanı’ saldırısının akabinde İsrail’in Gazze Şeridi’ne başlattığı ataklar bir yıla yakın vakittir devam ediyor. Hücumların birinci yılını dolduracağı 7 Ekim öncesinde Hamas’ın Gazze dışındaki en kıdemli yöneticisi Halil El Hayya, BBC’den Jeremy Bowen’ın sorularını yanıtladı.
BBC Türkçe’nin aktardığına nazaran, röportaj Hamas’ın siyasi idaresinin büyük kısmının konuşlandığı Katar’ın başşehri Doha’da yapıldı. Halil El Hayya, Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin temmuz ayında İran’ın başşehri Tahran’da İsrail tarafından suikasta uğramasının akabinde Hamas’ın Gazze dışındaki en üst seviye yöneticisi oldu.
Hamas’ın İsrail’e hücumunda 1200 kişi ölürken, 250’den fazla kişi de rehin alınmıştı. İsrail’in Gazze’ye hücumlarında ise 41 bin 800’ü aşkın Filistinli hayatını kaybetti.
‘SAHADA ŞAHISLARA BAĞLI YANLIŞLAR OLDU’
Haberde İran’ın bu röportaj kaydedildikten yaklaşık bir saat sonra İsrail’e balistik füzelerle saldırdığı bilgisi paylaşılırken, Bowen’ın Hayya ile mülakatı şöyle…
JB (Jeremy Bowen): Geçen sene 7 Ekim’e geri dönelim, Hamas İsrail’e neden saldırdı?
HH (Halil El Hayya): Dünyaya bir ihtar göndermemiz; onlara davası ve talepleri olan bir halk olduğumuzu söylememiz gerekiyordu. Siyonist düşman İsrail’e bir darbeydi ve memleketler arası topluma bir uyanış davetiydi.
İnsanlara onlarca yıldır işgal altında yaşayan bir halk olduğunu anlatmak için bir şey yapmamız gerekiyordu.
JB: Neden çocuklar dahil bu kadar çok sivil öldürüldü?
HH: 7 Ekim’de direniş savaşçılarımızı sivilleri, bayan ve çocukları amaç almamaları için uyardık. Gaye Gazze’de daima öldüren, bombalar yağdıran ve yok eden işgal askerleriydi. Sivillerin öldürülmesini desteklemiyoruz.
Sahada muhakkak bireylere bağlı yanlışlar ve hareketler gerçekleşti. Savaşçılar hayatlarının tehlikede olduğunu düşünmüş olabilir.
JB: Adamlarınız tehlikede değildi, yerde oturan dehşete uğramış sivillerin başında silahlarla bekliyorlardı. Buna savaş denemez.
HH: Savaşçıların meskenlere nasıl girdiklerini gördük. Ailelerle konuştular, yemek yiyip bir şeyler içtiler.
JB: Üzgünüm, onlara ateş ediyorlardı. İmajları var.
HH: Girdikleri birtakım konutlardaki bayan ya da çocukların hiçbiri korkmamıştı. O görüntüler işgalci İsrail tarafından yayımlandı. Bizim tarafımızdan değil.
‘GAZZE’Yİ KİM YOK ETTİ? BU KADARI KÂFİ DEĞİL Mİ?’
JB: 7 Ekim’den bu yana olanlara geçelim. Ortadan geçen bir yılda Gazze enkaz içinde, çoğunluğu siviller olmak üzere 40 binden fazla meyyit var, İsrail’e karşı savaşma kapasiteniz büyük ölçüde azaldı. Bütün bunlara değdi mi? Bu türlü bir şey olacağını ön görmüş müydünüz?
HH: Bundan kim sorumlu? İşgal ve ordusu. Gazze’yi kim yok etti? İnsanlarını kim öldürdü? Şu anda sığınaklarda, okullarda ve hastanelerde sivilleri kim öldürüyor?
Dünyaya ve milletlerarası hukuku yapanlara sorun. Kendimizi savunuyoruz. İşgalden 1200 kişi öldürüldüyse, bu İsrail’in 50 bin kişiyi öldürmesini ve Gazze’nin tamamını yok etmesini nasıl legalleştiriyor? Onlar için bu kadarı kâfi değil mi? Fakat öldürme, işgal ve yok etme isteğiyle motive olmuş durumdalar.
JB: İsrailliler çok açık bir biçimde savaş hukukuna saygılı davrandıklarını ve bu kadar çok sivilin ölmesinin sizin ve Hamas’ın sivil nüfus içinden savaşmanız ve onları kalkan olarak kullanmanızdan kaynaklandığını söylüyor.
HH: Bu hakikat değil. Mescitlerde hiçbir savaşçı yokken, sahiplerinin başına yıktılar. Meskenleri ve yüksek binaları içleri boşken yok ettiler. İçlerinde tek bir savaşçı olmayan meskenleri bombaladılar. Tüm bunlar İsrail propagandası.
‘CİNSEL YA DA ÖBÜR TÜRLÜ BİR HÜCUM ASLA KANITLANMADI’
JB: Rehinelerle ilgili konuşabilir miyiz; bayan ve çocuklar dahil 250’den fazla kişiyi rehin almak gerekli miydi?
HH: 7 Ekim’in amaçlarından biri az sayıda İsrail askerini kaçırmak ve onları Filistinli mahkumlarla takas etmekti. Lakin Gazze Ünitesi direniş savaşçıları karşısında büsbütün çökünce çok sayıda rehine aldık. Planımız bayan ve çocuklar dahil sivilleri rehin almak değildi.
JB: Bu bayanlardan kimileri geri geldikten sonra cinsel tacize uğradıklarını söylediler.
HH: Tüm Filistinlilerin ve direniş savaşçılarının buyrukları ve ahlakı, insancıldı. Biz İslam dini, kültürü ve ulusal medeniyetine nazaran yetiştirildik. Onları kendimizi koruduğumuz üzere koruyoruz. Cinsel ya da öteki türlü akın asla kanıtlanmadı.
JB: Hayır, birtakım bayanlar cinsel akına uğradıklarını söyledi. Nova müzik şenliğindeki genç bayanlar. Bayanlar 7 Ekim ve sonrasında cinsel tacize uğradıklarını söylüyorlar, artan sayıda delil var.
HH: Size söyledim, buyruklar hayli netti. Sorumsuz beşerler tarafından olağandışı aksiyonlar olmuş olabilir lakin bunlar yalnızca tezler.
‘NASIL TESLİM OLABİLİRİZ? NEDEN TESLİM OLALIM?’
JB: Pekala ateşkes? İsrail yanlışsız şartlarda ateşkesi kabul edeceğini söylüyor. Siz rehineleri iade etseniz ve savaş sona erse, bunu kabul eder miydiniz? Bunun konuşulduğunu biliyorum.
HH: Soru şu ki, (İsrail Başbakanı Benjamin) Netanyahu ne vakit savaşı bitirmeye karar verecek? Dünya ne vakit ona savaşı durdurmaya zorlayacak? Savaşı devam ettirmek Netanyahu ve İsrail işgalinin kararı.
JB: Bunu yapabilirdiniz. Teslim olabilirdiniz.
HH: Nasıl teslim olabiliriz? İşgale direnen beşerler pes etmezler. Teslim olursak, ki bu imkansız, çocuklarımız ve insanlarımız vazgeçmeyecektir.
Neden teslim olalım? İşgalin öldürmeyi durdurması gerekiyor. 2 Temmuz’da ateşkes muahedesine yakındık. Yeni şartları kim öne sürdü? Netanyahu! Bu yüzden mutabakat yapılamadı.
JB: Savaşınızı kaybediyorsunuz, Gazze enkaz altında, on binlerce kişi öldü, İsrail Lübnan’ı vuruyor ve güçlü hissediyorlar. Kazanmıyorsunuz değil mi?
HH: Ailem, çocuklarım, akrabalarım ve komşularım Gazze’de. Onların gözleriyle görüyoruz. Onların acısını hissediyoruz. Yaraları için ağlıyoruz. Onları inciten bizi de incitiyor.
Dünya bize yasal haklarımızı verse bu şiddet döngüsü kırılabilir. Lakin İsrail bunu istemiyor. Dünya İsrail’in bütün bölgeyi yakmak istediğini anlamalı.
Filistinliler bir devlet kurma, mültecilerin geri dönmesi ve kendi yazgılarını tayin etme hakkını almazsa bölge sakinleşmeyecek, ne kadar mevt ve katliam yaşanırsa yaşansın
‘ÖZGÜRLÜK İSTİYORUM VE HALKIMI SAVUNUYORUM’
JB: Sizin için İsrail devleti geleceğin bir kesimi mı? Hamas’ın kuruluş tüzüğü Siyonist devletin yok edilmesini öngörüyordu.
HH: İsrail’in Hamas ve Filistinlileri yok etmek istediğini söylüyoruz.
İsrail Hamas ve Filistinlilerin kendisini yok etmek istediğini haykırıp argüman ediyor. İsrail’e Filistin halkı hakkında ne düşündüğünü soralım. Bize haklarımızı verin, bize tam hükümran bir Filistin devleti verin.
JB: İsrailliler iki devletli tahlili, sizin üzere insanların devletlerini yok etmek ve insanlarını öldürmek istemesinden korktukları için kabul etmediklerini söylüyor.
HH: Şimdiye kadar İsrail tek devletli ya da iki devletli bir tahlili kabul etmedi. İsrail her şeyi reddediyor – memleketler arası muahedeler, hukuk ve bizim haklarımız.
JB: Kendinizi terörist olarak görüyor musunuz? İsrail sizi bu türlü nitelendiriyor.
HH: Özgürlük istiyorum ve insanlarımı savunuyorum. İşgale nazaran önderler, bayanlar ve çocuklar, hepimiz teröristiz. İsrail başkanlarının bize ne dediklerini duydunuz. Hepimize hayvan dedi.
(ALINTI)