Sabah muharriri Engin Ardıç, İstanbul’da bir büyük sarsıntı yaşanması durumunda yüz binlerce kişinin öleceğini yazdı. Ardıç, “Çürük meskenler, yani İstanbul konutlarının birden fazla yıkılacak, bir kısmı da oturulamayacak hale gelecektir.Özellikle varoşlar dümdüz olacak, lumpenler elden gidecektir. Bayan öldürmeye adam kalmayacaktır, aslında o bayanlar da elden gitmiş olacaktır.” fikrini lisana getirdi.
Ardıç yazısında, “İstanbul’da ‘depremde toplanma alanları’ vardır… Birkaç metrekare! Çoklukla bir akaryakıtçının yanında olur. Yani en tehlikeli noktada! Her dakika zelzele olmayacağı için de boş vakitleri pahalandırmak emeliyle çoklukla “otopark” olarak kullanılır. Buralarda beşerler, yani milyonlarca kişi, sarsıntı sırasında toplanacaktır. Kaç milyon kişi kaç saniyede konutundan çıkacak ve buraya koşacaktır? Böylelikle ‘önlem alınmış’ sayılır. Büyük bir sarsıntıda yüz binlerce kişi ölecektir. Çürük konutlar, yani İstanbul meskenlerinin birçok yıkılacak, bir kısmı da oturulamayacak hale gelecektir. Bilhassa varoşlar dümdüz olacak, lumpenler elden gidecektir. Bayan öldürmeye adam kalmayacaktır, aslında o bayanlar da elden gitmiş olacaktır. Alman kentleri dünya savaşında dümdüz olmuştu, sağ kalanlar sığınaklarda, bodrumlarda yaşıyorlardı lakin biz onlar üzere “disiplinli” değiliz.” sözünü kullandı.
Ardıç şunları kaydetti:
“İnsanlar birbirlerini yiyeceklerdir. Yaralılara bakılamayacak, cesetler toplanamayacaktır. Koku, 1945 yılının Berlin’inden bin beter… Salgın hastalıklar çıkacak ve süratle yayılacaktır. Bunların başında kolera gelir. Türkiye yüz yıl geri masraf. Çabucak herkes doruktan tırnağa silahlı olduğu için de, taarruzlar, yol kesmeler, mesken ve dükkân soygunları çılgın bir süratle artacaktır. İstanbul’un aslında çok az kalmış “yaşanabilir” niteliği tamamıyla ortadan kalkar.”