Uyandığımız andan başımızı yastığa koyduğumuz ana kadar her gün sayısız kararlar veririz. Bu süreç kimi zaman çok kolay, kimi zaman da zorlayıcı olabilir. Özellikle de önemli kararlar almak bize ciddi bir zihinsel yük getirir.
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz’e beynin karar verme mekanizmasının işleyişini, bazen bir çırpıda karar verirken bazen de neden saatlerce ya da günlerce düşündüğümüzü ve sağlıklı karar vermenin yollarını sordum…
KARAR AŞAMASINDA NELER YAŞANIR?
Günlük rutin yaptığımız işlerde kararları daha ziyade ‘bazal ganglia’ dediğimiz derin beyin bölgesi verir. Yani otomatik olarak hızlı kararları vermek için beynimizin CEO’su frontal bölge kendini çok fazla yormuyor, tabii yine de her şeyi kontrol eder. Beynin yoğun çalışma süreci ise rutin olmayan kararları verirken başlıyor. Bu aşamada karar verme süreci, birçok unsuru içeren karmaşık bir sürece dönüşür. Bilimsel araştırmalara göre kişi bu durumda da yani karar vermede bir zorlukla karşılaştığında önceki deneyimleri bulmak için hipokampüs hafıza merkezini kullanır. Karar verirken devreye giren bir diğer unsur da insan davranışıdır. Kişinin karşılaştığı yaşamsal koşullar, o anki ruh hali de karar vermede etkilidir.
BAZI İNSANLAR NEDEN KARAR VERMEKTE ZORLANIR?
Bazı insanlar doğası gereği diğerlerinden daha kararsızdır, basit kararlar verirken bile çok fazla zorlanır. Kararsız bireyler çalışmalara göre daha mükemmelliyetçi, daha olumsuz duygulara ve psikolojik strese eğilimli kişilerden oluşur. Kararsızlık aynı zamanda belirsiz durumları tehdit edici olarak yorumlama ve en kötü durum muhakemesinde bulunma eğilimiyle ilişkilidir. Bazen de kişilerin sorunu, karar vermekte zorlanmaları değil, kötü kararlar verme eğiliminde olmalarıdır. İnsanların kötü kararlar vermesinin ana nedeni, uygun bir karar verme sürecini yönetmenin zor olabilmesi ve bu nedenle genellikle sağlıksız bir süreç kullanmasından kaynaklanır.
YÜRÜRKEN DAHA KOLAY KARAR VERDİĞİMİZ DOĞRU MU?
Yürüyüşe başladığımızda kalbimiz daha hızlı kan pompalar, sadece kaslara değil, beyin de dahil olmak üzere tüm organlara daha fazla kan ve oksijen gönderir. Birçok çalışma çok hafif bir eforla bile insanların hafıza ve dikkat testlerinde daha iyi performans sergilediğini göstermiştir. Yürüdüğümüzde, ayaklarımızın temposu, ruh halimize ve içsel konuşmamızın ritmine göre doğal olarak hareket eder; aynı zamanda, bilinçli olarak daha hızlı yürüyerek veya yavaşlayarak düşüncelerimizin hızını aktif olarak değiştirebiliriz.
KALP Mİ BEYNİ İKNA EDER YOKSA BEYİN Mİ KALBİ?
Beyin esas olarak, gerçekleri, algılarımızı ve mantıklı yaklaşımı düşüncemizin bir kaynağı olarak işlev görür. Kalp, duygularımızdan ve tutkularımızdan sorumludur. Beynimize, aktivitesini engelleyen veya kolaylaştıran sinyaller gönderir. Çoğu zaman, herhangi bir güçlük çekmeden kararlar alırız; peynirli bir pizza mı yoksa taze bir salata mı yiyeceğimizi seçmek ya da “evet!” demek gibi. Ancak günlük kararlarımızın sonuçlarını, hayatımıza tamamen zarar verene kadar fark etmiyoruz. Bununla birlikte, ikilemlerin kaçınılmaz olduğu zamanlar vardır. Örneğin iki iş teklifiyle karşı karşıyasınız (biri mantıklı, diğeri sizi mutlu ediyor. Prestijli bir şirket, size şu anki maaşınızın iki katı maaş ve sizi hayata hazırlayacak bir avantaj paketi ile pozisyon sunarken, hayalinizdeki şirket size tutkularınızı gerçekleştirebileceğiniz bir pozisyon sunuyor. Saat işliyor ve bir karar verilmesi gerekiyor. Peki, hangisini seçiyorsunuz? Mantıklı seçim mi yoksa duygusal seçim mi? Bir seçim yapmalısınız) beyninizle mi yoksa kalbinizle mi karar vereceksiniz? Hepimiz bu tür senaryolarda cevabın kolay olduğunu düşünsek de, bilişsel ve duygusal düşünme arasındaki ilişki, karar verme sürecini gri bir alanın ortasında bırakıyor. Araştırmalar, kararların hem biliş hem de duygunun bir kombinasyonu yoluyla alındığını göstermiştir. Yukarıdaki senaryoya gelince, beyninizi dinlemek daha somut bir başarıya yol açabilir, ancak kalbinizi dinlememek pişmanlık riskini artırır. Yapılan çalışmalar ise şunu gösteriyor; insanlar genel kararlar için kalplerini, kariyerle ilgili olanlar için beyinlerini dinliyor. Bir ev satın almak, emekli olmak ve yeni bir işi kabul etmek, insanların beyinlerini kullanmayı seçtiği ilk üç karardır. Bin kişi üzerinde yapılan anket çalışmasında insanların sadece yüzde 7’si ev alıp almamaya karar verirken kalbini dinlerken, yüzde 93’ü beynini kullandı. Benzer şekilde, insanların yüzde 86’sı emekli olmaya karar verirken ve yeni bir işi kabul edip etmeme konusunda beyinlerini kullandılar. Elbette bazı kararlar insanları ikiye böldü. Aile kurmaya karar verirken, yüzde 58’i beynini kullandığını ve yüzde 42’si kalbini takip ettiğini belirtti.
SAĞLIKLI KARAR VERMEK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
Özellikle zor bir karar verirken acele etmeyin, eski deneyimlerinize bakın, maddi-manevi şartlarınızı gözden geçirin, vereceğiniz kararın sonucunu hayal etmeye çalışın. Ayrıca karar vereceğiniz durumun planlamasını yapın ve hayatınızda sürdürülebilir olmasına bakın. Yine de kararsız kalıyorsanız kararınızı biraz zamana yayın ya da en yakınınızdan destek alın.